ygafmin tarafından 6 Eylül 2012 tarihinde Sağlık Haberleri kategorisine eklendi.
Yazıyı okuyan kişi sayısı 65 ve yorum yapan kişi sayısı Yorum Yapılmadı.
Bebeği alerjilerden obeziteye dek birçok hastalıktan hiçbir şeyin anne sütü kadar iyi korumayacağını ifade ediliyor.
Bebek gelişimindeki önemine rağmen, Türkiye’de annelerin büyük çoğunluğu bebeklerini emzirmek yerine yapay mama kullanmayı tercih ediyor. Anne sütüne bebek doğar doğmaz başlanması gerektiğine dikkat çeken uzmanlar; bebeği alerjilerden obeziteye dek birçok hastalıktan hiçbir şeyin anne sütü kadar iyi korumayacağını ifade ediyor
Bebeği alerjilerden obeziteye dek birçok hastalıktan hiçbir şeyin anne sütü kadar iyi korumayacağını ifade ediliyor.
Bebek gelişimindeki önemine rağmen, Türkiye’de annelerin büyük çoğunluğu bebeklerini emzirmek yerine yapay mama kullanmayı tercih ediyor. Anne sütüne bebek doğar doğmaz başlanması gerektiğine dikkat çeken uzmanlar; bebeği alerjilerden obeziteye dek birçok hastalıktan hiçbir şeyin anne sütü kadar iyi korumayacağını ifade ediyor
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Pediatrik Gastroenteroloji Beslenme Uzmanı ve Danone Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Fügen Çullu Çokuğraş yeni doğan bebeğin beslenmesiyle ilgili sorularımızı yanıtladı:
Yeni doğan bir bebek ne zaman ve beslenmeli? Yeni doğan bebek mutlaka anne sütü beslenmelidir. Anne sütüne bebek doğar doğmaz başlanmalı. Anneden doğumdan sonra ilk gelen ve bizim kolostrum dediğimiz sütün koruyucu ve besleyici birçok özelliği vardır ve bebek mutlaka bunu almalıdır.
Anne sütünün ne gibi özellikleri var?
Anne sütü bebeğin ilk 6 ayında tüm makro ve mikrobesin ihtiyacını karşılar. Anne sütünün özellikleri bebeğin doğum yaşına göre de farklılıklar gösterir, örneğin doğum yaşı ufak bebeklerin annelerinde bebeğin nörolojik gelişimini sağlayan uzun zincirli yağ asitleri daha fazladır. Anne sütü bebeği büyütür, korur ve geliştirir. Anne sütünün içinde bebeğin büyüme ve gelişmesini sağlayan büyüme faktörleri var. Yeni doğanların böbrek fonksiyonları henüz tam gelişmemiştir, anne sütünün proteinleri ise buna uygundur.
Anne sütü bebeğin bağışıklık sisteminin gelişimini sağlar. Gelişene kadar enfeksiyonlardan korur. Annenin çevreden aldığı mikroplara karşı annede oluşan koruyucu antikorlar anne sütü yoluyla bebeğe geçer ve bebeği hastalıklardan korur. Bu koruyuculuk kısa dönemde enfeksiyon hastalıklarından ve ishallerden korur; uzun dönemde ise kronik birtakım hastalıkların (diabet, kronik enflamatuar bağırsak hastalıkları) oluşma riskini azaltmaktadır. Anne sütü ile beslenen bebeklerde bitakım kanser hastalıkları da daha az görülmektedir. Günümüzde, biliyorsunuz, obezite giderek artan bir sorun; anne sütü ile beslenme ilerideki obeziteden de korumaktadır. Anne sütü ayrıca allerjik hastalıklara karşı da koruma sağlar. Bunun yanı sıra, annenin karnında çok güvenli bir ortamdayken birden farklı bir ortama gelen bir bebek için, psikolojik gelişimi açısından da anne sütü ve o sırada duyduğu anne kokusu son derece önemlidir. Yeni doğan ve erken süt çocukluğu döneminde bu özellikleri taşıyan başka hiçbir besin yoktur. Anne sütü ile beslenen bebeklerin tat alma duyusu da diğerlerine nispeten daha iyi gelişmiştir. Ayrıca anne sütünün hazırlanması gerekmemektedir, kolay, pratik ve ucuzdur.
Türkiye’de anne sütü ile beslenme oranı nedir?
Türkiye’de ne yazık ki bizim istediğimiz oranlara henüz ulaşmış değiliz. 1998 yılındaki nüfus ve sağlık araştırmasına göre, 0-3 ay arasındaki bebeklerin anne sütü ile beslenme oranları % 9 iken 2003’te % 27′ ye çıktı. Ancak bu rakamın çok daha yükseğe çıkması gerekiyor.
Bu kadar ucuz ve önemli bir besinken neden anne sütü ile beslenme oranı düşük?
Burada çevresel etmenler çok önemli. Bizde ne yazık ki beslenme şişman bebek demek ve anne komşusunun bebeğinin daha şişman olduğunu görünce hem kendisi üzülüyor, hem de etrafından, özellikle de aile büyüklerinden ciddi baskı görüyor. Aile büyükleri anneye “Senin sütün yaramıyor” diyerek, mutlaka ilave besinler vermesi için baskı yapıyorlar. Buradan sonra maalesef işler kısır döngüye giriyor; psikolojik olarak baskı altında olan bu annenin başka besinlere de başlamasıyla sütü azalıyor ve bebeğini en mükemmel gıda olan anne sütü ile besleyebileceği yerde ne yazık ki bu şansı kaybediyor. Annelere kötü anne sütü olmadığını, bebek emdikçe anne sütünün geleceği, anne sütünün gelmesinde birtakım hormonların rol oynaması dolayısı ile annenin psikolojik olarak rahat olması gerekliliği hem annelere hem de aile büyüklerine mutlaka anlatılmalıdır.Tabii burada biz doktorlara da büyük görev düşmektedir. Böyle korkuları olan annelere vakit ayrılmalı, gerekirse haftalık kilo takibi yaparakk endişelerini gidermeliyiz. Bir başka hata da yeni doğan sarılığı sırasında anne sütünün kesilmesidir; bu da ne yazık ki anne sütünün kaybına yol açmaktadır.
Anne sütü olmadığı zaman anneler bebeklerini nasıl besliyorlar?
Anne, kendi sütünün yetersiz olduğunu düşünüp sade suya pirinç unlu, nişastalı, aslında mama olmayan ama maalesef mama adıyla satılan besinlerle besliyor. Bu besinlerde yağ, protein olmadığı için bunlarla beslenen bebekler şişman ama ciddi beslenme yetersizliği olan bebekler haline geliyorlar. Tekrar söylüyorum: Bebeklerin ilk 6 ayda tek besinleri anne sütüdür. Anne sütünün olmadığı koşullarda anne sütüne adapte edilmiş, anne sütünde olan uzun zincirli yağ asitleri, probiyotik ve prebiyotiklerle zenginleştirilmiş formüllü mamalar kullanılabilir.
Kaynak: Sabah