ygafmin tarafından 5 Eylül 2012 tarihinde Hayata Dair Yazılar kategorisine eklendi.
Yazıyı okuyan kişi sayısı 49 ve yorum yapan kişi sayısı Yorum Yapılmadı.
Nasreddin Hoca’ya birgün birisi, ‘Hocam, şuraya bakın, bir tepsi baklava!’ demiş.
Hoca, umursamaz bir tavırla ‘Bana ne?’ demiş.
Adam bu sefer, ‘Ama hocam, sizin eve doğru gidiyor’ deyince, Hoca şu cevabı vermiş:
‘Öyleyse be adam, sana ne?’
İnsanımız, yeri geldiğinde ‘Bana ne?’ yeri geldiğinde ‘Sana ne?’ demek suretiyle pek çok lüzumsuz şeylerden kurtulmuş olacaktır.
Bazı şeyler vardır, ne dünyaya , ne de ahirete yaramaz. Hz. Peygamberin(a.s.m.) Allah’a sığındığı şeylerden biri de , ‘Faydası olmayan ilimdir.’
Bazı şeyler vardır ki, bilinmeleri gerçek manada ilim sayılmadığı gibi, bilinmemeleri de cehil sayılmaz.
Mesela, bazılarının şehirdeki bütün araba plakalarını bilmeleri veya binlerce telefon numarasını ezbere söylemeleri bu türden bir olaydır.
Hindistan’ı yüzyıllarca idare eden İngilizlerin, oradaki insanlara Logaritma cetvelini ezberletmeye çalışmaları, planlı bir şekilde düşünceden mahrum etme hareketidir.
Şu kısa hayat, lüzumsuz şeylere vakit ayrılmayacak kadar önemlidir. Yemeklerde seçici olan insan, akıl midesine girecek malumat için de aynı hassasiyeti, hatta daha fazlasını göstermelidir.
Yoksa o akıl midesi, ‘bilgi çöplüğü’ halini alacak, ‘Ne ararsan bulunur, derde devadan gayrı’ sözüne masadak olacaktır.
Hadis alimlerinden Şihab-ı Zühri, çarşıdan geçerken ‘ lüzumsuz bir söz duyabilirim’ endişesiyle kulağına pamuk tıkarmış.
Günümüz insanı, malayaniyatın bir sel gibi her tarfı istila ettiği bir ortamda gözüne, kulağına, hatta hayaline gelen şeylere dikkat etmek zorundadır.
Doç.Dr. Şadi Eren