Bin Misket Hikayesi / Gerçek Hikaye

ygafmin tarafından 8 Ekim 2012 tarihinde Hayata Dair Yazılar kategorisine eklendi.

Yazıyı okuyan kişi sayısı 59 ve yorum yapan kişi sayısı Yorum Yapılmadı.

Hemen Başla


Genc adam yoğun iş temposundan iyice bunalmıştı. Vakit akşama yaklaşıyordu,ama mesai kavramına çok yabancı oldugu icin evine ne zaman gidecegi belli değildi. Basını iki elinin arasina aldı, gözlerini sıkıca kapadı. Çok para kazanıyordu. Yoneticiydi, bircok insanın imrenerek baktıgı bir konumdaydı. Ama yaşadıgı hayatı hayat olarak görmüyordu.”Bu ne bicim hayat böyle!” diye söylendi kendi kendine Hafta sonlarında dahi evine gidemiyordu. Toplantılar, iş seyahatleri,yazısmalar ve koşuşturmacayla gecen bir hayat.

ÇALIŞAN BİR İNSANDI

Ailesine,çocuklarına vakit ayıramıyordu.

Pek cok yakın dostunun adını dahi unutmuştu.Bu karamsarlık icinde kıvranırken, bir den çekmecesindeki kücük radyosu aklına geldi. Radyoyu açtı. Yayınlanan muzik parcasi ile biraz rahatladıgını hissetti. Müzigin ardından yaslı bir adamın konusmasıyla gayri ihtiyari radyoyu kapatmak istedi.

AKLINA BİR ŞEY GELMİŞTİ.

Yaşlı bir adam konuşmaya başlamıştı !

Ama birden durdu. Ilginç bir teoriden bahsedecegini soylüyordu yaslı adam. “BİN MİSKET TEORİSİ”ni anlatacaktı. Merakla dinlemeye basladı.

BİN MİSKET TEORİSİ

Acaba neydi Bin Misket teorisi ?

“Birgun oturdum ve biraz aritmetik yaptım. Ortalama bir kisinin yetmis bes yasina kadar yasadigini varsaydim. Biliyorum, bazılari daha çok, bazıları da daha az yasar. Ama biz yetmisbes sene yasadıgını düsünelim.

Bir yılda 52 hafta oldugu icin, 75′i 52 ile carptım ve ortalama ömre sahip bir insanin tüm hayatında yasayacagi Cumartesi sabahı sayısı olarak 3900 rakamına ulastım.

Yaşlı adamın yaptığı aritmetiği dinlemeye başladı.

“Simdi beni iyi dinleyin. En önemli kısmına geliyorum. Bütün bunlari ayrıntılı olarak düşünmeye elli bes yasında baslamıstım. Yaptıgım hesaba göre bu yasa kadar 2180′in üzerinde Cumartesi yasamıstım ve eger yetmis bes yasına kadar yasarsam, yasayacagim Cumartesi sayısı sadece bin adet olacaktı”.

Yaşlı adam 55 yaşında düşünmeye başlamıştı…

“. Bir oyuncak dükkanına gittim ve elindeki tüm misketleri aldım. 1000 adet misketi bir araya getirmek icin üc tane daha oyuncakçı dukkanını ziyaret ettim. Bunlari eve getirdim ve atölyemdeki radyomun yanında duran büyük, şeffaf bir kavanozun icine hepsini doldurdum. O gunden sonra, her Cumartesi kavanozdan bir tane aldım. Misketlerin azaldıgını gördükçe, hayatımdaki önemli seyleri daha fazla DUSUNME’ ye baslamıstım. Anladim ki, dünyadaki zamanımın akıp gittigini seyretmek kadar önceliklerimi düzene koymama hicbir sey yardım edemez.”

Yaşlı adam zamanı değerlendirmeye başlamıştı…

“Yaslı adamın anlattıklari oylesine etkiliydi ki, genc iş adamı adeta dünyadan kopmus, radyoya kilitlenmişti. Yaslı adam su cumlelerle konusmasını tamamladı :

“Programı kapatmadan once şimdi size son bir şey daha anlatacağım. Bu sabah kavanozun icindeki son misketi de aldim. Eger önümüzdeki Cumartesiye kadar yaşarsam, bana biraz daha zaman verilmis olacak. Unutmayın, hepinizin kullanabilecegı en önemli şey, biraz daha fazla zamandır.

“Yazı böyle devam edip gidiyordu.. farkında mısınız bilmiyorum ama bizi meşgul eden o kadar oyun var ki.. önemli ya da önemsiz.. ama biz bunların arasında kaybolup gittigimizi farkedemiyoruz bile.. işin garibi farkettiğimiz anda “şu işimi de bitireyim ondan sonra…” diye erteliyoruz.. değilmi??

hadi arkanıza yaslanın..derin bir nefes alın… Hayatınızda önemli olan dostlarınızdan birisinin telefonunu çaldırın.. yada cıvıl cıvıl sesinizle “ALO..” deyin.. gülümseyin.. mutluluklarınızın kalıcı ve bulasıcı olması dileklerimle..

Hikaye bitmişti…. ( Alıntı )

Konuya ait etiketler

Görüşlerinizi bize yazın