ygafmin tarafından 30 Ekim 2016 tarihinde Yazgulu Yazılar kategorisine eklendi.
Yazıyı okuyan kişi sayısı 121 ve yorum yapan kişi sayısı Yorum Yapılmadı.
F arklıdır kadın. Derli topludur yaşamı, dağınık değildir.
Farklıdır kadın. Düşünceleri incedir ve girifttir,
duyguları keskindir, önsezileri yüksektir. Büyük olaylarda
soğukkanlı davranır kadın. Anaçtır, yatıştırıcıdır, anlaştırandır…
Şiddete karşı durandır.
Aşk duygusunu insana hediye eden, mutluluğu tattıran, yeri
geldiğinde haksızlık karşısında bile sükûnetini koruyan dev bir
yüreğe sahiptir kadın. Kimi zaman bir Kerem’in Aslı’sı, kimi zaman
bir Mecnun’un Leyla’sıdır.
Kalbi yumuşaktır, hassastır. İçinde kuru bir çıra dağı vardır…
Yakmasını bilirsen, seni ısıtan sönmez bir ateşe dönüşür kadın.
Mutlu etmesini bilen için, mutluluğun bitmeyen kaynağı olur kadın.
Ağlatması kolaydır, güldürmesi çaba ister.
Duygusaldır kadın, çoğu şeye ağlar. Misal bir şarkıya ve bir
filme hüzünlenir ağlar… Yetim bir çocuğu gördüğünde ağlar. Fakat
bir kadın derinden ağlarsa eğer, biri onun gerçekten kalbine
yerleşmiş ve kalbini paslı bıçağıyla deşmiş demektir. Aslında deşene
ağlamaz, deşildiğine ağlar kadın.
Kadın kıskanılmak ister, ama aşırı sıkılmaktan hoşlanmaz.
Kadın korunmak ister, sahip çıkılmak ister, ama değiştirilmekten
hoşlanmaz. Kadın güvenmek ister, ama güvenin kontrolünü elinden
bırakmak istemez.
Ağlasa da kadın, erkeğe bıkmadan usanmadan şans verir.
Her şans verdiğinde ise, sevdiği bunu bilsin değerlendirsin diye
anlatır, konuşur. İster ki sevdiği bu şansı kullansın, kullanmayı
istesin. Erkek ise bu konuşmaları “dırdır” olarak algılar ve dikkate
almaz. Kadın ise ister ki dikkate alınsın. Çünkü her dikkate
alınmayışığında, kadının kalbinden bir bağ koparak sonsuzluğa
düşer. Kalbine bir bıçak daha girer ve kadın ağlar sessizce.
Ve bu şans vermeler, dikkate alınmamalar her tekrarlandığında
kadının içinden, onu sevdiğine bağlayan bir ip daha koparak
sonsuzluğa düşer. Güven ipidir o, sevgi ipidir o, umut ipidir o,
hayal ipidir o. İpler koptukça her seferinde, kadının arkasındaki
dağ da erimeye başlar. Farkındadır kadın, eriyen dağın. Farkındadır
kadın, bitmeye başlayan güvenin. Farkındadır kadın, sönmeye
yüz tutan sevgi ateşinin. Durdurmaya çalışır kadın. Durdurmaya
çalıştıkça her seferinde daha da çok konuşur… Erkek ise bu
ısrarlı çabayı daha da çok “dırdır” olarak algılar.
Kadının içindeki son ip de kopup sonsuzluğa düştüğünde,
o ilişki de sonsuzluğa düşer. Ve susar kadın, dilsiz olur. Ve derin
derin ağlar kadın, sessizce haykırır. Aslında bir suskunluk değildir
bu, kesin bir vazgeçiştir. Bu suskunluğun içinde kırgınlık
vardır… Bu suskunluğun içinde vazgeçiş vardır… Bu suskunluğun
içinde mutsuzluk vardır… Bu suskunluğun içinde yıkılmış,
harabe olmuş hayaller vardır.
Erkek bunu anlamaz. Ne oldu, diye sorar… Ne oldu da bu
kadın sustu. Merak eder, telaşlanır, yeniden ilgilenmeye çalışır.
Ama o erkek ağzıyla kuş tutsa dahi kadının içinde kopup sonsuzluğa
düşen ipleri geri getiremez. Kadının vazgeçişini engelleyemez.
Kopan bağlar kopmuştur artık ve asla geriye gelmez.
Kaybetmemek için, elinden geleni fazlasıyla yapmış ve susmuştur
kadın. Vazgeçmiştir artık.
Derinden ağlasa da, kalbine bıçaklar saplansa da, vazgeçer
kadın. Ağladığı giden değildir, vazgeçtiği değildir. Ağladığı hayalleridir,
umutlarıdır, yıkılan dünyasıdır. Giden de zanneder ki
kadın gidene ağlar. Ama kadın gidene değil, kaybolan mutluluğuna
ağlar, değişen hayatına ağlar, dönüşmek zorunda kalan
kendisine ağlar.
Mirza TAZEGÜL”Sessizliğimle Dans” kitabından