Onun adı yok , çünkü ; o hiç kimse !!!

ygafmin tarafından 4 Eylül 2012 tarihinde Yazgulu Yazılar kategorisine eklendi.

Yazıyı okuyan kişi sayısı 58 ve yorum yapan kişi sayısı Yorum Yapılmadı.

Hemen Başla

Neredeyim ben… Nasıl geldim buraya , hangi rüzgar attı beni bu uçsuz bucaksız , kurak , sararmış , ölü ve duyarsız bir hayatın ortasına. Kimler ve hangi nedenler getirdi beni içinde bulunduğum amaçsız , boş , koskoca bir hiçlikten oluşmuş hayatıma… Nasıl ve nerede başlamıştım yaşamaya… Hangi hayaller ve umutlarla.. Umut ekmiştim oysa geçeceğim yollara ve sevgiyle sulamıştım çiçeklerimi… Neredeyim ben… Nasıl geldim buraya , hangi rüzgar attı beni bu uçsuz bucaksız , kurak , sararmış , ölü ve duyarsız bir hayatın ortasına. Kimler ve hangi nedenler getirdi beni içinde bulunduğum amaçsız , boş , koskoca bir hiçlikten oluşmuş hayatıma… Nasıl ve nerede başlamıştım yaşamaya… Hangi hayaller ve umutlarla.. Umut ekmiştim oysa geçeceğim yollara ve sevgiyle sulamıştım çiçeklerimi… Çiçeklerim nerdeler , kim çaldı onları benden , neden boyunları bükük şimdi , neden bir bir solup gittiler… Yeterince sevgi , ilgi ve emek veremedim mi onlara… Hayallerimi beslerken ihmal mi ettim çiçeklerimi… Umutlarımı hayatın gerçekleri içinde kaybettim öyle değil mi ?… Çok şey bekledim belki hayattan , yaşamaktan , var oluştan… Kimsenin bu kadar sevgi dolu olmaya hakkı yok değil mi bu iğreti hayatta… Sevdiğin sürece eziksin çünkü , ezilmeye mahkumsun… Boyun eğişlerini , vazgeçmişliklerini güçsüzlüğünden sanırlar , oysa ki bilmezler ki gerçek neden , gerçekten sevmektir aslında… Alışık olmadıkları şekilde , sevgiye yaraşır bir biçimde , özgürce , sınırsızca , bitip tükenmek bilmeyen bir şekilde sevmek…

Bir zamanlar bir kız vardı. Hayatı uçsuz bucaksız bir dünya sanırdı… Bilmezdi ki oysa sevdiğinin iki dudağının arasından çıkacak birkaç sözle bile bütün hayallerinin ve umutlarının çöküvereceğini… Öylesine yaşam ve sevgi doluydu ki , sevginin en büyük güç olduğuna inanırdı… Yanılıyordu… Onu pek çok defa uyarmaya çalışmıştı diğerleri ama o diğerleri gibi olmak istemiyordu ki…. O inanmak istiyordu sevgiye… Ve sarıldı gerçek sevgi sandığı dikenli çalılara.. Canı yansa da bu gerçekliğe olan inancı onun direncini kamçıladı her defasında… Sonunda dikenlerinin ona bir gül bahçesi olarak geri sunulacağını sanıyordu…. Oysa yanılmıştı.. Yıllarca direndi , dikenlerinden bir gül bahçesi yaratmaya çabaladı , hayatın tüm sorumluluğunu sırtına aldı , savaştı…. Ve bir gün uyandığında anladı… Hayat sevgiyle biçimlenemeyecek kadar acımasızdı… İnsanlar onun yüreğinin çırpınmalarıyla aslında pek de ilgilenmiyorlardı…. İnsanların tek ilgilendiği şey vardı ki o da kendi bencil mutluluk arayışlarıydı…

Ve biliyordu aslında pek çok şeyin nedeni ve sorumlusu yalnızca kendiydi… Öylesine beklentisiz yaşamıştı ve öylesine beklentisiz sevmişti ki , insanlar onu unutmuşlardı. Ve öğrenmişti kendi gerçekliğini….

Onun adı yok ve hiçbir zaman da olmayacak. Çünkü o hiç kimse olmaya mahkum. Aklının ve mantığının yolunda yürümeyi ret ettiği sürece hiç kimse olarak kalmaya mahkum… Yüreğinin sesiyle , sadece sevgiyle devam ettiği sürece onun adı asla olmayacak…. ONUN ADI YOK , ÇÜNKÜ ; O HİÇ KİMSE…

Zeliha BEKOĞLU

Konuya ait etiketler

Görüşlerinizi bize yazın