ygafmin tarafından 4 Eylül 2012 tarihinde Yazgulu Yazılar kategorisine eklendi.
Yazıyı okuyan kişi sayısı 58 ve yorum yapan kişi sayısı Yorum Yapılmadı.
Belki bugüne kadar seni hiç mutlu edemedim, çoğu zaman ağlattım. Biliyor musun anne? Ağlattığın kişi senden bir parça olduğu zaman insan daha çok ağlarmış. Biliyorum, anne olunca çocuğun eve beş dakika geç kalsa, için yanmaya başlar. Belki de bazı çocuklar anneleri onlara geç kaldıkları için kızdıklarında, annelerine küserler. Ben geç kaldığımda kızıyorsun ya, çıkıp balkonda beni bekliyorsun ya, ben sana hiç küsüp kırılmıyorum anne.
Biliyorum, senin o anki duyguların kızgınlık değil, korku. Bir gün beni kaybetmekten çok korkuyorsun. Bunun farkındayım. Bende aynı duygular içindeyim anne. Bende seni kaybetmekten çok korkuyorum. Hem de öyle çok korkuyorum ki, bazı geceler hiç uyuyamıyorum, dualar ediyorum Yüce Allah’a bizi ayırmaması için.
Ben sana hiçbir zaman küsmedim anne. Ne olur, sende bana küsme. Hani hep dersin ya sen “Anne olunca beni anlarsın.” Ben seni şimdiden anlıyorum anne. Anne olmanın ne demek olduğunu, beklemenin ne demek olduğunu anlıyorum. Üniversiteyi kazanıp, çok uzaklara gitmek isterdim hep. Sizden uzak olacaktım ama üniversite hayatını yaşayacaktım. Senin ve babamın emeklerinizin karşılığını verecektim. Evet, her şey düşündüğüm gibi oldu. Üniversiteyi kazandım, çok uzaklara gittim. Ama şimdi keşke bu kadar uzaklara gelmeseydim diyorum. Yavaş yavaş emeğinizin karşılığını vermeye başlıyorum. Biliyorum, belki biraz geç kaldım ama olsun. Babamın da dediği gibi “Zararın neresinden dönsen kardır.”
Hemen hemen her akşam duyuyorum o özlem dolu, ağlamaklı sesini. Biliyorum, telefonu kapatır kapatmaz ağlıyorsun. Hatta kapatmadan da ağlıyorsun da bana belli etmemeye çalışıyorsun. Çok ağlıyorum anneciğim. Bende çok ağladım senden sonra. Sende biliyorsun ya, lisede erkek arkadaşım olduğunda “Kızım bunlar geçici, okulunu bitir, mesleğini eline al, mutlaka hayatında birisi olacak.”demiştin.
Çok haklıymışsın anne. Üniversiteye gelene kadar insan her şeyi toz pembe görüyormuş. Doğrunun doğru olduğuna, yanlışın yanlış olduğuna emin olamıyormuş. Ben illa dik başlılık yapacağım ya, dinlemedim seni zamanında.
İstediğin gibi oldu güzel annem. Üniversiteyi bitirdim, mesleğimi elime aldım, evlendim. Şimdi bir kızım var. Bir görsen, aynı sana benziyor. Saçları seninkiler gibi kıvır kıvır, gözleri birer ateş parçası. Bir de masum bakışları, gülüşü var ki sanki karşımda seni görüyorum. Sanki bana kucak açıp koşan sensin canım annem. Artık bende bir anneyim ve seni şimdi daha iyi anlıyorum. Ben de kızımın okuldan dönüş saatlerinde balkona çıkıp dakikada bir saate bakıyorum. Beş dakika geç kalsa, içimin yağları eriyor sanki.
Yine sana uzaktayım, yine bu bayramda gelemedim anne. Oturup mezarının başında toprağını rahatsız eden otları yolamadım, oturup başucunda ağlayıp dualar edemedim.
O kara haberin geldiği günden beri, kara bulutlar hiç eksilmedi başımdan. Yüreğimdeki yaranın kanı hiç dinlemedi. Önceden diyemedim. Sen hayattayken söylemeyi çok istedim ama hep boğazımda yarım kaldı kelimeler. Ama şimdi söylüyorum anne.
Seni Çok Özledim Anne, Seni Çok Özledim…