ygafmin tarafından 3 Eylül 2012 tarihinde Sevgiliye Mektup kategorisine eklendi.
Yazıyı okuyan kişi sayısı 51 ve yorum yapan kişi sayısı Yorum Yapılmadı.
Göndermeyeceğim bir mektuba başlıyorum yine. Yine bir yola koyulmuş, saymaya başlıyorum kesik yol çizgilerini. Birleştirip upuzun bir beyaz şerit oluveriyor, sana çıkıyor yine sonu. Göndermeyeceğim bir mektuba başlıyorum yine. Yine bir yola koyulmuş, saymaya başlıyorum kesik yol çizgilerini. Birleştirip upuzun bir beyaz şerit oluveriyor, sana çıkıyor yine sonu. Henüz terk etmemişken şehrimi, akılma düşüyor şimdiden bıraktığım sıcak ellerin. “Rüya gibi her hatıra, her yaşantı bana. Ne bulduysa kaybetti gönül aşktan yana. Ağlama, değmez hayat, yazık göz yaşlarına…” çalıyor fonda ve ben tüm gün kendi kendime bunu mırıldandığımı hatırlıyorum, gülümsüyorum. Biraz komik buluyorum, acıyorum nedense biraz da. Ne gündü ama! Umutlu uyandım gündüze, sonra canım sıkıldı, paniğe kapıldım, stres oldum, rahatladım ardından, sevindim, yine hayal kırıklığına uğradım, şaşırdım, üzüldüm, ağladım anlamsızca, sonunda yalnız kaldım, sevdiklerimle olduğumda da silinmedi kafamdakiler ve kabul etmişken her şeyi, mutlu oldum birden. Kahkahalarım gözlerimden taştı. Kavuştum sevgiye yine, yeniden. Önemsiz olmadığımı hissettim. Dilimden düşmeyen bu şarkının bulması gibi beni burda, tüm bunların da henüz bilmediğim ve belki de hiçbir zaman anlayamayacağım birer sebebi vardı. Ve hepsi seni taşıyordu üzerinde sevgili. Hepsinde sen barınıyordun en çok, sebep sen olmasan da.
Sensiz başlayıp devam eden ve tam ortasında yer ediverdiğin bu günüm şehrim gibi somutluğunun da geride kalmışlığıyla sürüyor işte. Anlayacağın sevgili, stoklardan kullanmaya başladım bile.
Yine şekersiz yudumladığım kahvem boğazımı yakıyor ve fark ediyorum ki ellerimde kalan tadından tat alıyor. Henüz kokun uçmadı üzerimden. Görsen, hala sıcaklığın ısıttığın ellerimde. Ve terk etmedi henüz gözlerime emanet ettiğin ışık beni. Görsen, ah bir görsen(!), kamaşırdı gözleri herkesin.
Sabaha başka bir iklime varmış olacağım sevgili. Güneş önce gözlerine değip, parladıktan sonra saçlarında, günüme doğacak ve aralanıverecek gözlerim seni saklayarak ve özleyeceğim deniz yeşiline çalan gözlerini daha o zamandan.
Eve çoktan varmış olmalısın. Uzatmış ayaklarını bilmem hangi filmi izlerken televizyonda düşünmüyorsan eğer beni, kulakların çınlasın. Aklındaysam şayet, düşsün ateşim yüreğine ve hisset(!) nasıl da seninleyim ben.
Artık uyumalıyım sevgili. Göz kapaklarım geçen geceden de kavuşamamışlığın ağırlığını barındırıyor kirpiklerinin arasında. Hem başka bir iklimin davetlisiyim sabaha, başka yüzlerin ve denizin. Hazırlanmalıyım. Üzülme sen, sakın! Yumduğumda gözlerimi, dopdolu olacağım seninle. Saklısın orda, üşüme…