ygafmin tarafından 4 Eylül 2012 tarihinde Yazgulu Yazılar kategorisine eklendi.
Yazıyı okuyan kişi sayısı 55 ve yorum yapan kişi sayısı Yorum Yapılmadı.
Harcıyorum ömrümü gençliğim tükeniyor
Bu kentin sokakları adeta daralıyor
Diyarbekir içinde avare bir hayatın
Dem tutan yollarında sonumu görüyorum
Harcıyorum ömrümü gençliğim tükeniyor
Bu kentin sokakları adeta daralıyor
Diyarbekir içinde avare bir hayatın
Dem tutan yollarında sonumu görüyorum
Hançepek’te başladı serserilik hayatım
Saray Kapı’ya düştü ilk mapusluk ayağım
Vuruyorlardı beni Ali Paşa içinde
Kurşunlara gelmiştim Meryem Ana önünde
Dört ayaklı minare karşısında kilise
O sokağın başında vuruldum bir güzele
Onun adı Kozete Ermeni asıllıydı
Onu da seviyordum şehrin sokaklarıydı
İki ayrı dünyanın insanları denildi
Farklı dinlere mensup gönüller sevemezdi
O sevgi kalsın sizin ebedi içinizde
Birleşmeniz imkansız yer gök yarılıverse
Yakmıştım mahalleyi rastgele taramıştım
Deli dediler bana tımarhane yatmıştım
Kozete’mden ayrıldım gözüm kaldı o evde
İncelen yerden kopsun veriyordum içine
Bağlar Kuruçeşme’de yeni bir sayfa açtım
Mutlu değildim ama yine de umutluydum
Kozete’mi aradım izine rastlamadım
O ihtiyar babası onu benden kopardı
Tüm şehri aramıştım şehir kazan ben kepçe
Bağlar’dan Ben-u Sen’e Melik Ahmet’i bile
Kırılıyor umudum şehrin her köşesinde
Vuruyordum kafamı taşlara gündüz gece
Ateşlenmiştim yine kıpırdıyordu kanım
Serserilik ruhuma işliyor adım adım
Geçmişi hatırladım ölümü arzuladım
Bir o yana bu yana belasına atladım
Kesilmiş cezam vardı aranırdım her yerde
Bir taraftan polisi belalılar ötede
İki uçta beterdi hangisine sığınsam
Yok artık kurtuluşum sevdiğimi bir bulsam
Onu bir kez görmeden eğer ki öleceksem
Açık gidecek gözüm bu hasret beni yerden
Yerlerede vuracak içimde hep kalacak
O kızın hatırası yüreğimde yanacak
Yaşlanıyor bedenim kaçak olmak uğruna
Kozete evlenmişti haber geliyor bana
Can evimden vuruldum ölmek kolaydı bana
Alayına kin tuttum vurdum kendimi yola
Bir benmişim gönlünde zoraki evlilikmiş
Baskı üstüne baskı hiç çaresi kalmamış
Bedenini satmışlar gönlü Diyarbakır’mış
Al canımı Allah’ım sabır taşı çatlarmış
Bedenim göçüyordu çok uzak diyarlara
Nerden bilecektim ki Kozete’m var orada
Kader oyun oynadı sürükledi buraya
Onbeş yaşında oğlu çıkacaktı karşıma
Davrandı silahına tetiğe basmasıyla
Yığılıverdim yere Kozete çığlığıyla
Koşuverdi yanıma sarıldı bedenime
Gözyaşı olup aktık Diyarbekir yerine
İlk ben çıktım bahtına serserilik uğruna
Beni vuran oğluymuş sevdalı aynı yola
Kozete’mi gördüm ya umrumda değil dünya
İlk defa mutlu oldum yaşadığım hayatta