ygafmin tarafından 10 Eylül 2012 tarihinde Şiirler kategorisine eklendi.
Yazıyı okuyan kişi sayısı 61 ve yorum yapan kişi sayısı Yorum Yapılmadı.
Görüyorum ki senden öncesi
sonrası da yalnızlıkmış bana
biliyorum çok acılar çektim çekeceğim de var daha
daha da acı vuracak bu yalnızlık beni duvarlara
gün düşmeyen karanlıklara
unutma ki
zamanla kapanırmış tüm yaralar
mendil ucuna işlenmiş göz yaşlarıyla
sana göz yaşım demiştim
vallah kapanmadı bu bende ki yara
o son gücümün yettiğince attığım çığlıkla
tut ,tut dediğim ellerimi unutma
dağların ardında kalır gök yüzüm
dökülür pranga diz bağlarıma
hep bir sonra ki semaya
ipoteklenir bir rüya
ve göz yaşlarım kalır
ertelenir yaşam
başımı nerelerde unutsam
nerelerde senli düşe düşürsem
alyuvarlarımda yitik mavi ve baş dönmelerim kalır
ölür sonra yıldızlarım yerde
ay solgundur tende
ve yaşamak buysa senin sevdan adına
ya düşürüyorsan beni bu sahura
yıllanmalıyım mahzeninde tasındaki şaraba
bir bakıra yeşil vermeliyim
yeşilse ömür
sanırsın kader bunun adı
yalan ,yalan dersin sonra
takılıp tökezlemektir bunun adı sevda,sevda
anamın bağladığı yaram ilacı
ah anam ilacı fayda etmez vallah bu yarama
çetelesi tutulmaz bu yaranın
hesabı silinmez
dahası yakama dikilmiş gök bezi
toptan sillesini vurur
kan uyur,su uyur
uyumaz billah bu aşk yarası
omuzlarıma binmişte fincancı devesi
kambur,kambur üstüne gelir aşk çilesi
bir damla su
bir damla kan değil mi gelişimin çetelesi
insanlığımın menvşesi
hani nerde sevdam nerede
neyse söyleme
kederler üreten hey gidi gülfem
şimdi asi bir yazgı soytarılığı bana düşürdüğün göz yaşım
ah bana geçit vermeyen vaha
boynumu uzattığımda sana hasret
vurmadın boynumu sabaha
zamansız sütten kesilen çocukluk halim
ağlayıp sızlamalı
gözleri buharlı
ve bağrında çam ,kayın gölgeli yalnızlık
tavanına yüz,yüze durmuş yer gök
pençesini geçirip göğüs tahtama
yırtacak bulutları kirpik ,kirpik ayrılık
mum üşüyecek
can üşüyecek toprak,toprak
ve bir martı havalanacak maviye
bir balık ıslanacak
dökülecek yıldızlarım
bilirim ki kellem vurulup gezinecek izlerini yerde
ve hatta gün ölecek
hançerinden de öte gölgemden kan dökülecek
olur da sevdam bu acılardan sonra ararsan beni
papatyam demiştim papatyadan
kan çiçeklerinden gelinciklerden sor beni
bilirim ki dillenirim sana
başkasına dilim lalda olsa
dillenirim
kelebeklerime dokunma
onlar göz yaşım
renklerse yüreğim ve gökkuşağım göz yaşım sonrası açılan papatya kapım sana
yaşamak mı
bana sorma
cehennem neydi anam
içimde ölmüş al yuvarlar ne
boylu boyunca ölmüş bir orman
çürümüş insan
terekesinde hançer
terekesinde top tüfek ve mavzer
yürek yamacıma durmuş da yar tetik keser
ve üşürüm lapa,lapa kan dökünürüm
üşürüm anne üşürüm
gel ,gel de ört üzerimi
yarin öldürdüğü top tüfeğin kaldırdığı ölü toprağıyla
ört ana
ört üzerimi ağlama..!
Kamil SÖYLEMEZ